Mekanik saatler içindeki mekanizmaya yüklenen enerjiyi, ölçülü şekilde ritmik hareketlere çeviren, bu hareketleri dişlilerle sayan, belli sayılara ulaşıldığında bunu insanın algılayabileceği şekilde, örneğin çan sesi veya kadran üzerinde değişen açılar şeklinde, zaman ölçümü olarak sunan birer düzenektir.
Kadran ve ibreler hariç, bir saatin iç mekanizmasına hareket (ing: movement) denir. Tüm mekanik saatler şu beş parçadan oluşur:
Bir saatteki temel zamanı gösterme işleyişine ek fonksiyonlara geleneksel olarak Komplikasyonlar denir. Mekanik saatlerde şu komplikasyonlar olabilir:
Mekanik saat öncesi yıldız gözlemleri, Güneş saati, su saati ve kum saati, değişik şekillerde süreyi göstermek amacına yönelikti. Mekanik saat ise manastır hayatında belli bir mekanik işlevi yerine getirmek, bir çekiç aracılığıyla ses üretmek ve böylece belirli zaman aralıklarını belirtmek amacını gütmekteydi. İlk saatlerde kadran, akrep ve yelkovan bulunmuyordu. Okuma yazma oranının düşük olması, saatlere insanların bakıp anlayacağı yazılar koymak yerine, kiliseyi örnek alıp, işlerini yaparken duyabilecekleri çan çalınıyordu. Süreyi görsel olarak göstermek için saatlerde kadranı ilk olarak kullanan ve 1344’te 24 dilimlik saati yapan Dondi’dir.
Zamanın mekanik olarak ölçülmesi yönündeki ilk adımlar din adamlarından gelmiştir. Keşişler dua etmek için kesin saati bilmek zorundaydılar. İlk mekanik saatler, saati göstermek değil duyurmak üzere yapılmışlardı. Bu saatler birer ağırlığa bağlı olarak çalışıyorlardı ve belirli zaman aralıkları ile gonga vuran tokmaklarla donatılmışlardı. Daha önceki yüzyıllarda, eski saat sistemlerinin sesli birer uyarı vermesini sağlama çabaları olumlu sonuçlanmamıştı. Geçen süreyi ufak taş parçacıkları atarak ya da düdük öttürerek belirten karmaşık mekanizmalar üretilmişti.
Bu mekanizmanın en eski türü "kamalı" olarak bilinir. Ucuna ağırlık bağlı iki yanından atlamalı olarak tırnaklarla donatılmış bir metal çubuk ve yatay olarak gidip gelen bir milden oluşan mekanizmada, her gidişte bir tırnak salıveren bir düzen oluşturulmuş ve milin ivmesi de dış ucuna takılmış bir ağırlıkla kontrol edilmiş. Ağırlık uzağa çekilince salınım hızlanıyor, yaklaştırılınca da yavaşlıyor. Böylece, başlangıçta dakikaların ve daha sonra da saniyelerin belirlenmesi mümkün olmuştur.
Ağırlıkla çalışan mekanizma, ağırlığın asılı olduğu ipi ya da zinciri kısa aralıklarla tutan ve bırakan bir vargel düzenidir. Böylece kısa aralıklarla duran ve inen bir ağırlık, saat mekanizmasını günün uzunluğuna ya da kısalığına bağlı olmaktan kurtarıyordu. 1500’lerde Nürnberg’de Peter Heinlein’ın zembereği bulmasıyla büyük ağırlıklardan vazgeçilebilmiş, taşınabilir küçük saatler geliştirilebilmiştir.
Gündüz saatlerinin gece saatlerine uymayan saat sistemi, 14. yüzyılda mekanik saatlerin yapılmasına kadar devam etmiştir. Günü eşit saatler halinde bölen ilk saat, Milano’daki Saint Gottard kilisesi saatidir. Yüzyılın ortasına doğru büyük Avrupa şehirlerinin kulelerinde mekanik saatler görülmeye başlanmış ve gittikçe yayılmıştır. Ağırlıktan güç alan, sarkaç ve sekteli rakkas dişlisi ile çalışan bu saat tasarımı 300 yıl boyunca kullanılmıştır.
Saat gelişiminde atılan başka bir büyük adım da sarkacın bulunmasıdır. Daha eski saatler sonradan zamanı daha doğru gösteren sarkaçlı mekanizmalarla modernleştirildiklerinden ilk halleriyle pek bulunmazlar. Mekanik saatlerin erken ünlülerinden olan Giovanni di Dondi’nin tasarımı, ağırlıkla işleyen mekanizmaya bağlı sarkaç ve sekteli rakkas dişlisinden oluşuyordu ve saatte kadran bulunmuyordu.
Kilisede papazı dinlerken kürsünün üzerinde sallanan lambanın salınım zamanının sabit olduğunu fark eden Galileo, sarkacın salınım periyodunun, ağırlığına ya da genişliğine değil, uzunluğuna bağlı olduğunu gözlemlemiştir. Galileo, ölümüne yakın, sarkaçla çalışan bir saat tasarlasa da bunu gerçekleştirememiştir. İlk çalışan sarkaçlı saati 1656’da, Galileo’nun ölümünden 14 yıl sonra, Alman astronom Christiaan Huygens yapmıştır. Huygens’in saati önceleri günde bir dakikadan az hata veriyordu. İlk olarak sağlanan bu hassaslığı, Huygens çalışmalarıyla hatayı günde bir dakikadan 10 saniyeye düşürerek,4 arttırmıştır.
Zembereğin en büyük sorunu gerildikten hemen sonra en yüksek kuvvetini, daha sonra ise boşaldıkça daha azını sunmasıydı. Bu saatlerin günde bir saat hatalı zaman göstermesine sebep olabiliyordu.5 Huygens’in önce sarkacı, 1670’lerin ortalarında da balans yayını geliştirmesi bu zaafı kontrol altına almış, balans çarkının çok daha düzenli ve ritmik bir şekilde salınmasını sağlamış, zamanın daha az hatayla ölçülebilmesine, ve taşınabilir saatlerin daha kullanılışlı hale gelmelerine olanak vermiştir.67. Balans yayının geliştirilmesi ile gittikçe küçülen saatler cepte ya da kolda taşınabilmeye başlamıştır. İlk ucuz cep saatleri ABD’de üretilmiş, kol saatleri ise 1890’larda ortaya çıkmıştır. Başlangıçta sadece kadınların kullandığı kol saatleri, I. Dünya Savaşı sırasında erkekler arasında da yaygınlaşmıştır. Zamanı karada ve denizde aynı olarak ölçebilen yeni saatlerle zaman birimlerinin hassaslığı sorgulanmaya başlanmıştır. Bir saniyenin uzunluğu neydi? Basit bir hesapla saniye dakikanın 1/60’ı, dakika saatin 1/60’ı ve saat te günün 24’te biri olduğu için bir saniye ortalama güneş gününün 86 400’de biri olarak ortaya çıkar. 1820’de zaman aralıkları bu hesaba göre standardize edilmiştir.
Sarkacın bulunmasıyla ilk defa olarak saatlere artık güvenilebilir birer anlamları olan dakika ve saniye kolları eklendi.
İlk denizcilik kronometreleri İngiliz parlamentosunun 1700'lü yıllarda gemicilerin Dünya’deki yerlerini doğu batı yönünde kolay ve hassas hesaplayabilmelerini sağlamak için meclisten geçirdiği mükafat kanunuyla başlayan 40 yıllık bir yarış sonucunda daha önce tahta saat kulesi yapan marangoz John Harrison tarafından geliştirilmiştir. Harrison'un katkıları sürtünme, merkezkaç kuvvetleri, ve ısının sarkaç salınımına etkisini önlemede başarılı oldu. Salınımlarda sert kıymetli taşlar kullanıp, yağ geresiniminin ortadan kaldırılması, sarkacın biçimi (daha dairevi), malzemeleri (ısının etkisini dengeleyen metal alaşımlarının birlikteliği) gibi yöntemler saatçiliğe bu süreçte kazandırıldı. Bu ilk aletler hala Greenwich rasathanesinde sergilenmektedir. Kronometre ile seyre çıkan ilk gemi Kaptan Cook’un emrinde, Yeni Zelanda'ya kadar giden Mutiny on the Bounty filmine konu olan gemidir. Kronometrenin icadı İngiliz devletine denizcilikte bir süre için çok büyük üstünlük sağladı; Kronometreli gemiler büyük okyanusları kıyıyı takip etmeden, zaman kaybettmeden, masraflı ya da tehlikeli olaylara maruz kalmadan geçebiliyorlardı.
İlk otomatik kurmalı kol saati 1923'te John Harwood tarafından geliştirilmiştir.8910. Daha sonraları kurgu mekanizması tasarımında düşme durumunda bozulmaya dayanıklılık (bilyalı salınım), saat kalınlığının azaltılması (direksiz, en dışta salınım halkası), ve az salınımla çok uzun çalıştıracak zemberek gerebilme (daha yoğun metalden daha geniş halkaların salınımı) yönlerinde gelişmeler görülmüştür.
Mekanik saatler zamanı ölçerler ama bunu kullanıcıya sunuş biçimleri kullanılışlılık amacıyla çok karmaşık olabilirler. Bunlar zamanın değişik alfabe, dil, ve takvim düzenlerine göre gösterilişi, ya da zamana bağlı olarak değişen başka olayların (örneğin, zodyak işaretlerinin, ayın ve yıldızların durumlarının) gösterilmesi olabilir.11
Zamanı ölçmede ve kullanılışlılıkta geçmiş zamanlara göre çok daha gelişmiş olmalarına rağmen mekanik saatlerin hala üretilip kullanılıyor olması daha çok zaman ölçme ötesinde amaçlardan dolayıdır. Bu sebepler dekoratif ya da moda gibi görsel sebeplerden olabilir, saatin değeri yüzünden mücevher takınmak gibi olabilir, elektronik olmasın diye olabilir, vs..
Saatler günümüzde genellikle seri üretilirler. Tek tek elde yapılanlarıda vardır.
Seri üretimde mekanizmayı ve gövdesini yapanlar uzmanlaşmış firmalardır. Saatin kimliği genellikle hangi model mekanizmanın hangi model gövde içine yerleştirildiğine bakarak belirlenir.
Tek tek yapılan saatlerde hem görsel boyutu, hem değer boyutu, hem kullanılışlılık, hem de mekanik komplikasyonar boyutları üstün özelliklere ulaşacak, koleksiyon değeri olacak şekilde yapılır.
Orijinal kaynak: mekanik saat. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
, p.226 ↩
A. R. Hall, "Horology and criticism: Robert Hooke", ''Studia Copernicana, XVI, Ossolineum, 1978, 261-81. ↩
https://www.forbes.com/sites/robertanaas/2015/09/17/vacheron-constantin-unveils-worlds-most-complicated-watch-ref-57260-57-complications/#65c49a082404 World's Most Complicated Watch, Ref. 57260, with 57 Complications unveiled (57 komplikasyonla dünyanın enkarmaşık saati açıklandı) ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page